23 Mayıs 2025 Cuma

MAVİ DUVAR 2

 

Aslında artık yazarak değil de anlatarak bir şeyleri aşmaya karar vermiştim ama yapamadım. Daha ilk denememde bile elime yüzüme bulaştırdım ve konuşmaktan utandığımı fark ettim. Yıllarca kendimi bir şeyleri anlatmamaya o kadar alıştırmışım ki artık istesem de yapamadığımı fark ettim. Konuşma sürecine maskeli depresyonumu aşmak için girmiştim ama pek başarılı olduğum söylenemez.

Bir şeyleri aşmam ve devam etmem gerekiyor ama yapamıyorum. Bir şeyleri aşmaya bile halim yok ve üşeniyorum. Hayat artık yaşıyormuşum gibi hissettirmiyor.

Hasta olduğunu kabullenmek yetmiyormuş iyileşmeye. Tedavi için gerekli motivasyonun ve isteğin yoksa. Benim de tam olarak iyileşmek için gerekli motivasyon, enerji ve isteğim yok. Sadece hasta olduğumun farkındayım.

Ailemi suçlamakta gelmiyor içimden.

Açıkçası kimseyi suçlamak gelmiyor içimden. Kendim de dahil. Hem kin tutmak için de fazla tembelim zaten.

Hislerim çekilmiş gibi. Hiçbir şey hissetmiyorum. Ölümü beklerken zaman geçirmeye çalışıyorum ama aslında onun için de bir şey yapmıyorum. Tüm gün uzanıp video kaydırmakla meşgulüm, bazı günlerde okula gidiyorum ve şu an fark ettim ki hala bir şeyleri anlatmaktan kaçıyorum.

Her şeye geç kalmış, her şeye eksiğim gibi. Ben mi yanlıştım. Yoksa onlar mı çok doğru ona da karar veremiyorum. Tek bildiğim fazla kusurlu olduğum. Artık hayatımda olmayan insanların onlara hiç değer vermediğimi düşünmesi de yoruyor beni ve kalbim kırılıyor elimde olmadan. Bu ara "elimde değil" i de çok kullanır oldum. Yeni kaçış yolum gibi.

Ayrıca hem birileri beni anlasın istiyorum hem biri bana yaklaşmaya ve çözmeye çalıştığında ördüğüm duvarları yükseltiyorum. Biri beni anlamaya çalışınca sanki kaleme saldırı yapılıyormuş gibi hissediyorum. Sanki beni anlarsa ve sonra giderse mahvolurmuşum gibi. Sanki sırf bunu yaşamayayım diye duvar örüyormuşum gibi.

Başım da ağrıyor.

Kalp atışlarım da zayıf.

20 Mayıs 2025 Salı

MAVİ DUVAR



sanırım bir girişe gerek yok.

yazım kurallarına uymama da.

zaten diğer yazılardan da farklı olacak bu seferki.

bugün günlük sayfam burası. hatta yarın ya da başka bir travma değerlendirme günü de öyle olacak gibi.

biraz fazla, biraz eksik hissediyorum. bir sebep arıyorum ama "bir" sebep olmadığını fark ettim. birden fazla sebep biriktirdim böyle hissetmek için. birikmiş demiyorum çünkü ben yaptım. bugün her şeyin suçlusu benim. belki yarın birilerini suçlayacağım. bana da belli olmuyor yani. biraz da kırgınım, herkes kadar. acıyı dile getirmeyi ayıpmış gibi hissediyorum. herkesin kırık ve kırgın olduğu hayatta sanki bencillik yapıyormuşum gibi. kendimi diğer insanlardan fazla görüp "yalnız ben buna kırıldım" demek başkaldırıymış gibi hissettiriyor. kendimi daha da ezik hissediyorum. ama bir yandan da herkes kadar "ben yanındayım, anlat bana" ilgisini duymak istiyorum. böyle durumlarda da yazmaktan başka bir şey kalmıyor elimde.

bir ayrılığın sebebi olmanın hissiyatındayım ayrıca. ayrılığa mı üzülüyorum diye kendimi sorguladım da, hayır. sebebi miyim'in ağırlığı zor gelen. kusurdum belki de. dediğim gibi bugün kendimi suçlu bulduğum günlerden biri. bugün her şeyin suçlusu benim.

duvarlarımı yıkamamak benim hatamdı. hissettiklerimi hissedeceği şeyler yapmamışım. yapmadım mı? diye soruyorum kendime. cevabım yok ya da vermek istemiyorum. 

hiç bilmeyeceği, hiç sormayacağı hesaplar verdim. kendimle çok savaştım. bir şeyleri aşmak için. bir şeyleri değiştirmek için. onda değil kendimde. ama yapamadım. 

gittiği geceyse hissettiğim: kendimi aşmayı başarıp ona verebileyim diye kalbim elimde yanında duruyordum da çarpıp yere düşürdü sanki. yerden de alamadım. niye diye de soramadım. niye demeye hakkım yoktu kendimce. 

sesin değse

senin sesin değse tutuşu yor tenim senin sesin de ğ se yan ı yor y ü re ğ im ve senin sesin de ğ dik ç e yok oluyorum, hi ç var olmam ış ...