Bu yazıda abartılan bir tiyatro klasiğinden başlıktan da gördüğünüz üzere Romeo ve Juliet'ten bahsedeceğiz. Yıllarca bize dayatılan Romeo ve Juliet aşkı Romeo'nun hercailiğinden ve salak Juliet'in polyannacılığından başka bir şey değildir. bildiğiniz üzere bunlar düşman ailelerin çocukları ve Romeo Juliet ile tanışmadan önce yani kitabın başında Romeo'nun başka bir kıza olan "büyük" aşkını dinliyoruz. Yok efendim yeryüzündeki hiçbir kız bu kızdan daha güzel olamazmış, eline su dökemezmiş, kimse Romeo'yu bu aşktan vazgeçiremezmiş, ona kavuşamazsa intihar edermiş gibi gibi bir takım safsatalar. Daha sonra hercai Romeo'muz Juliet ile tanışır ve 5 saniye önce başka bir kız için yaptığı safsataları Juliet için yapar. Polyanna kızımızda daha 13 yaşında bir ergen olmasına rağmen dramaya başlar ve kendisinin daha önce hiç böylesine aşık olmadığını falan fistan söyler. Kızım sen 13 yaşındasın. daha önce aşık olduğun bile inandırıcı değil neyin dramasındasın?
Oyunu okurken Romeo'nun yüzüne kimse doğruları haykırmıyor mu derseniz, haykırıyor arkadaşlar. Benim en sevdiğim karakter olan rahip Lawrence. Romeo adam gibi adam olan rahibin yanına gidip Juliet'in aşkından öldüğünü söylüyor, rahipte durur mu yapıştırıyor lafı:
"Kutsal Ermiş Francis adına! Bu ne değişme! Büyük bir aşkla sevdiğin Rosaline'i, öyle çabucak bıraktın ha! Gençlerin sevgisi, yüreklerinde değil de gözlerindeymiş demek."
"Rosaline'i seviyorum diye sık sık azarlardın beni."
"Sevdiğin için değil oğlum yalnızca kapıldığın için."
"Gömmemi istemiştin o sevgiyi."
"Birini mezara gömüp ötekini çıkarasın diye değil."
Adam haklı...
Hatta kitapta okuduğum en anlamlı konuşma diyebilirim.
Kısacası Romeo ve Juliet bir aşk hikayesi değil biri 17 diğeri 13 yaşında iki ergenin hevesi ve gençlik ateşiyle bu hevesi abartıp intihar etmeleri arkadaşlar. Ota boka drama yapmanın lüzumu yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder